AMERİKA’DA BİR KIVILCIM: ÜREME VE CİNSEL SAĞLIK HAKKININ TARİHİNDE ROE V. WADE KARARININ YERİ

Yazar: Ayşe Ezgi Öner

Editör: Muhammet Sait Tatar

Uluslararası Af Örgütü verilerine göre günümüzde 23 Avrupa ülkesinde trans bireylerin cinsel kimliklerinin yasal olarak kabulü için kısırlaştırılması beklenmekte, her yıl ortalama 47000 gebe kadın yasa dışı ve sağlıksız yollarla yapılan kürtaj sonucu doğan komplikasyonlardan ölmekte, 76 ülke eşcinsel ilişkiyi mücrimleştirmekte, 14 milyonu aşkın ergenlik çağında kız çocuğu tecavüz ve benzeri istenmeyen gebelik sebeplerinden doğum yapmaktadır. Dünyanın çeşitli yerlerindeki hükümet uygulamaları ise aile planlaması konusunda çoğunlukla sosyoekonomik nedenlerle sadece kişileri çocuk yapmaya teşvik etmekte, sözü geçen hususlara eşit derecede ehemmiyet vermemektedir. 21. yüzyıl ve beraberinde getirdiği değerler ışığında hazırlanmış yasal antlaşmalar ve uygulamalar insan haklarının önemli bir kısmını oluşturan “Kadın Hakları”, “Cinsel ve Üreme Sağlığı Hakları”, “Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı” gibi haklara uygulama alanı sunmuş olsa da bu süreçte yasal alt yapıyı oluşturan emsal kararların değeri yadsınamaz. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise “Cinsel ve Üreme Sağlığı Hakları” konusunda Roe v. Wade kararı emsal oluşturmakla kalmamış aynı zamanda bu mühim konuda bireylerde farkındalık yaratarak çığır açmıştır.

Roe v. Wade, Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesinin Texas eyaleti mevzuatının yasakladığı kürtaj uygulamasını kaldıran ve böylece tüm ülkede kürtajı yasallaştıran 22 Ocak 1973 tarihli sembolik kararıdır. Mahkeme, Roe v. Wade kararı öncesi 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın büyük bir çoğunluğuna kadar ülke çapında yasa dışı olan kürtajı, Amerika Birleşik Devletleri Anayasası’nın 14. maddesi ile koruma altına alınmış özel hayata saygı hakkı uyarınca, kadınların dolaylı bir hakkı olarak kabul etmiştir.  Roe v. Wade kararı günümüzde hala tartışmalı bir karar olarak Amerikan halkını kadınların kürtaj uygulamasını seçebilme hakkı konusunda “Pro-Life” ve “Pro-Choice”[1] olmak üzere ikiye bölen bir karardır. 1973 tarihli karardan beri birçok eyalet kürtaj hakkı üzerinde kısıtlamalar uygulamaya koymuştur.

“Cinsel ve Üreme Sağlığı Hakları” bireylerin üreme ve cinsel sağlık konusunda seçim yapabilmesi üzerine inşa edilmiş haklardır. Bunlar; bireyin aile planlaması, gebelik sonlandırması, doğum kontrolüne başvurması, devlet okullarında cinsel eğitim alması, üreme ve cinsel sağlık ile ilgili her türlü sağlık kurumundan gerekli yardımı alabilmesi olanaklarıdır. Birleşmiş Milletler Şartı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 1969 Sosyal İlerleme ve Gelişme Bildirgesi, İstanbul Sözleşmesi, Yogyakarta Prensipleri, 1995 Beijing 4. Dünya Kadın Konferansı, Kahire Uluslararası Nüfus ve Gelişme Konferansı, Tahran Bildirgesi gibi toplantı ve belgeler çeşitli yönlerden bu hakları düzenleyerek uluslararası meşruiyetlerini sağlamıştır. Ülkelerin kendi uygulamalarından ise ülkeler sorumludur. Uluslararası camiada kabul görmüş İstanbul Sözleşmesi’nin “Kürtaja ve kısırlaştırmaya zorlama” kenar başlıklı 39. maddesi uyarınca “Tarafların belirtilen kasti eylemlerin cezalandırılmasını temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacakları düzenlenmiştir. Bunlar: Kadına, önceden bilgilendirilmiş olurunu almadan kürtaj uygulamak; bir kadının önceden bilgilendirilmiş onayı olmaksızın ve kadın söz konusu usulün mahiyetini anlamaksızın, kadının doğal üreme kapasitesini sona erdirme maksatlı veya bu etkiyi doğuran bir ameliyat yapmaktır.” Bu durumda emsal karardan önce ve uzun bir süre boyunca kürtaja başvuran kadınları kısırlaştırma şartıyla kürtaja izin veren Amerika Birleşik Devletleri uygulamasına bakıldığında Roe v. Wade kararının ülkenin yargısında ve ABD’deki kadın hakları ve cinsel haklar tarihindeki değeri kuşku götürmezdir.

ABD’de kürtaj uygulaması ceninin anne karnında hareketlerinin hissedilmeye başlamasının tekabül ettiği dördüncü aya kadar yasallığını 19. yüzyılın sonlarına dek sürdürmüştür. 1820 ve 30’lu yıllarda yürürlüğe giren erken yasal düzenlemelerin çoğu kadınların gebeliği sonlandırma amacı ile başvurdukları tehlikeli ilaçlara yöneliktir. Sözü geçen düzenlemelere ve ilaçların çoğunun kadınlardaki ölümcül sonuçlarına karşın, ilaçların reklam ve satışına devam edilmiş, 1850’li yılların sonlarına doğru, yeni kurulmuş Amerikan Sağlık Birliği doktorların rakibi konumundaki ebe ve homeopatları eleme amacıyla kürtajın yasaklanması çağrısında bulunmuştur. Ayrıca, büyüyen göçmen popülasyonu nedeniyle tehdit altında hisseden ve beyaz Amerika kökenli Protestan kadınların doğum oranının düşmesinden korkan yerli halkın çıkarını savunanlar da kürtaja karşıydılar. 1869’da Katolik Kilisesi gebeliğin herhangi bir döneminde sonlandırılmasını yasaklarken, 1873’te Kongre Comstock[2] Yasası ile doğum kontrol ve kürtaj ilaçlarının ABD postası ile dağıtımını yasaklamıştır. 1880’lere doğru neredeyse tüm ülkede kürtaj yasaktır. 1960’larda, kadın hakları hareketi sırasında ortaya çıkan doğum kontrolüne yönelik mahkeme kararları Roe v. Wade’in temelini atmıştır. 1965 yılında Amerikan Yüksek Mahkemesi, Amerikan Anayasası’nın evli çiftlere vermiş olduğu “özel hayata saygı” hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle evli çiftlere doğum kontrolü dağıtımını yasaklayan yasayı yürürlükten kaldırmıştır. 1972’de ise Mahkeme[3] evli olmayan çiftlere doğum kontrolünün dağıtımını yasaklayan yasayı kaldırmıştır. 1979’da Hawaii, sadece yerel halk için de olsa, kürtajı yasallaştıran ilk eyalet olmuştur. Aynı yıl New York ikamet şartı aramaksızın kürtajı yasallaştırmıştır. 1973 tarihli Roe v. Wade kararına kadar Alaska ve Washington eyaletlerinde de kürtaj olanakları yasal olarak mevcuttur.

1969 yılında kötü şartlar altında büyümüş ve daha önce iki kere doğum yapıp her iki çocuğunu da evlatlık veren Texaslı 20 yaşlarındaki Norma McCorvey, istenmeyen gebeliğini sonlandırma yolunu seçmiştir. McCorvey’nin gebeliği sırasında 1969’da Texas’ta kürtaj sadece annenin hayatını kurtarmak amacıyla yasal olarak uygulanıyordu, bu nedenle McCorvey tecavüze uğradığı yalanını söylemiştir fakat olaya dair polis raporu olmadığı için dikkate alınmayacaktır. Finansal durumları iyi olan Amerikalı kadınlar kürtaj uygulamasının güvenli ve yasal olduğu başka ülkelere seyahat ederek veya gizlice bir Amerikalı doktora yüksek meblağlar ödeyerek gebeliklerini sonlandırabilirken bu seçenekler McCorvey ve onun gibi birçokları için ulaşılmazdı. Sonuç olarak, bazı kadınlar tehlikeli, yasa dışı ve sağlıklı olmayan kürtajlara veya kendi yöntemleriyle kürtaja başvuruyorlardı. Guttmacher Enstitüsü’nün verilerine göre, 1950 ve 1960’larda ABD’deki yasal olmayan kürtajlar yıllık ortalama 200.000-1.200.000 kişiyi bulmaktaydı. Kürtaj merkezinin polis tarafından kapatılması sebebiyle yasal olmayan yollarla kürtaj yaptırmakta başarısız olan McCorvey, Texas’ta görev yapan avukatlar Linda Coffee ve Sarah Weddington’a yönlendirilmiş, avukatlar ise kürtaj karşıtı yasalara meydan okumak istemişlerdir. Mahkeme tutanaklarında ise McCorvey “Jane Roe”[4] adıyla geçmektedir. Davalı taraf 1964’te Lee Harvey Oswald’ın katili ve Başkan John F. Kennedy’nin şüpheli suikastçisi Jack Ruby’yi kovuşturmasıyla ülke çapında ün kazanmış Texas eyaletini temsilen Dallas Bölge Savcısı Henry Wade’dir.

17 Haziran 1970 tarihinde Kuzey Texas Bölge Hakimleri Sarah T. Hughes, William McLaughlin Taylor Jr. ve Temyiz Mahkemesi 5. Daire Hakimi Irving Loeb Goldberg Anayasa’da belirtilmeyen insan haklarının da olabileceği ve dikkate alınması gerektiğini düzenleyen Amerikan Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca oybirliği ile Texas yasalarının Anayasa’ya aykırı olduğunu karara bağlamışlardır. Bu süreçte McCorvey tecavüz yalanından vazgeçmiş ve dava sürecinde bu iddianın bahsi geçmemiştir. Gebelik herhangi bir meşakkatli dava sürecinden şüphesiz daha kısa süreceği için başka bir olanağı olmayan McCorvey bu süreçte davaya söz konusu gebeliğini sonlandıramamış ve çocuğunu dünyaya getirmiştir. 1970 yılında ise dava Amerikan Yüksek Mahkemesi’ne ulaşmıştır. Hakimler ellerinde konuyla ilişkin emsal teşkil edebilecek potansiyele sahip olduklarına inandıkları Doe v. Bolton ve Younger v. Harris davalarını karara bağlamadan Roe v. Wade davasını görmeme kararını almışlardır. Bu uzun zaman zarfında birkaç yargıç emekli olmuş ve yerlerine yenileri atanmıştır dolayısıyla da Roe v. Wade’in kaderi bu yolla değişmiştir. Bunun sebebi Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin yargıç seçim usulünün politik hale getirilmesidir. Halen seçim usulü birçok eleştiriye maruz kalmaktadır, zira yeni seçilmiş devlet başkanının atayacağı yargıç genellikle başkanın partisinin değerlerini taşımaktadır. Dava; Harry A. Blackmun (Baş Yargıç), William J. Brennan, Lewis F. Powell Jr., Thurgood Marshall, Warren Burger, William Orville Douglas, Potter Stewart, William H. Rehnquist ve Byron White olmak üzere dokuz hakimin katılımıyla 1973 yılında gerçekleşmiş 22 Ocak’ta ise karar yayınlanmıştır. Benzer bir konuyu işleyen Georgia’nın kürtaj yasalarına karşı görülen Doe v. Bolton kararı da aynı gün “ortak karar” olarak yayınlanmıştır. Roe v. Wade kararına göre yediye iki çoğunlukla “Jane Roe”[5] lehine, bireylerin kürtaj yaptırıp yaptırmama konusundaki kararlarını aşırı kısıtlayıcı politikalarla düzenleyen Texas yasalarının Amerikan Anayasası’na aykırı olduğu tespit ve ilan edilmiştir.

Kararda ilk olarak kararın durumu incelenmiştir zira Amerikan Hukuku’na göre öncelikle mahkemeye başvuran davacının menfaatinin devam edip etmediği ve kendisiyle aynı sorundan mustarip bireyleri davanın ne kadar bağlayacağı incelenmektedir. Bu aşamada verilen karara göre davanın devamına karar verilmektedir. Söz konusu olayda ise doğum gerçekleştiği için McCorvey’nin elem ve kederden dolayı bir talebi olmaması nedeniyle davadaki menfaati tartışma konusudur. Baş Hâkim Harry Blackmun, Southern Pacific Terminal Co. v. ICC emsal kararının hakimlerinden Josep McKenna’yı alıntılayarak gebelik sürecinin temyizin bu aşamaya gelinceye kadar biteceğinden ve davacının karardan önce kürtaj yaptıramayacağından hareketle McCorvey’nin haklı menfaatinin bulunduğunu belirtmiştir.

Davanın diğer aşamasında ise mahkeme Roma Hukuku ve Anglo-Amerikan Common Law Hukuku uygulamaları, yakın zamanda gerçekleşen tıbbi gelişmeler ve teknikler, yapılagelen tıbbi prosedürlerin 20. yüzyıl bilimsel olanaklarıyla yeniden değerlendirilmeleri üzerinden kürtajın anayasallığı üzerinde durmuştur. Daha sonra mahkeme, ebeveynin çocuk yetiştirmedeki ve üreme konusunda doğum kontrolü üzerindeki inisiyatifi konularını içeren önceki kararlarından[6] yola çıkarak Anayasa’da[7] belirtilmeyen fakat varlığı su götürmeyen “özel hayat hakkı” kavramını ortaya atmıştır. Ne var ki kararın son halinde bu kavram atlanılarak zaten gebe bir kadının kürtaj hakkının Anayasa’daki özgürlüklerin kapsamında olduğu üzerinde durulmuştur. Mahkeme kürtajın yasaklanmasının özel hayatın gizliliği hakkını ihlal ettiğini; istenmeyen bir çocuğun kadın için ıstıraplı bir hayat ve geleceğe sebep olabileceği, kadın için yakın ve tehlikeli derecede bir psikolojik zarara sebep olabileceği, çocuğun bakımının kadının fiziksel ve mental sağlığına mal olabileceği, istenmeyen çocuk hususunda ilişkili ve endişeli olan herkesin duyacağı ıstırap gerekçelerine dayandırmıştır. Mamafih, bu hakkın devletin belirli çıkarları ile dengelenmesi gerektiğini de belirtmiştir. Devletin buradaki çıkarı “insan hayatının korunması görevinin” sekteye uğratılmaması ve kürtaj prosedürü uygulanırken sağlık standartlarından ödün verilmemesi olarak gösterilmiştir. Mahkeme ise annenin sağlığı ve ceninin yaşamının şu durumda en dikkate değer hususlar olduğunu belirtmiştir. Buna karşılık Texas eyaleti, “yaşamın” ceninin anne karnına düştüğü andan başlayacağından hareketle devletin bireylerin yaşam hakkını koruma yükümlülüğünün gebeliğin başladığı andan itibaren geçerli olacağını bu nedenle kürtajın her şartta uygulanabilir bir hak olmadığını savunmuştur. Mahkeme ise “yaşamın ne zaman başladığı” sorusunun en seçkin tıp disiplini mensuplarının, filozofların ve teologlarının dahi üzerinde fikir birliğine varmak şurada dursun cevabını bulamadıkları gerekçesiyle bu konuda yorum yapmanın dayanaksız olacağını söylemiştir.

Mahkeme, kararında üç aylık dönemler üzerinden çözüme ulaşılacağını belirtmiştir. İlk üç aylık dönemde yapılan kürtajın doğumdan daha güvenli olduğu bilgisinden hareketle devletin bu dönemde yapılan kürtajla ilgili lisanslı bir doktorun müdahaleyi gerçekleştirmesi gibi minimal sınırlandırmalar dışında herhangi bir kısıtlama yapılamayacağı kararlaştırılmıştır. İkinci üç aylık dönem itibariyle anne sağlığı ve gebelik riskleri dikkate alınarak daha katı ve özel olarak düzenlenmiş kısıtlamalar eşliğinde kürtaja izin verilebileceği kararlaştırılırken, üçüncü üç aylık dönem ve sonrası için annenin sağlığını korumak dışında bir gerekçe gösterilemeyeceği zira bu aşamada ceninin yaşam hakkının (1970’lerdeki bilimsel verilerden hareketle) daha büyük ve korunmaya değer bir önem arz ettiği karara bağlanmıştır.

Karara binaen Yüksek Mahkeme’nin yargıçlarından birkaçı mutabık görüşlerini yayınlamışlardır. Yargıç Potter Stewart anayasada belirtilmeyen bazı hakların da Usul Hükümleri uyarınca korunmaya değer temel haklardan olduğu saikiyle hareket edilmesi gerektiğini düşündüğünü; Yargıç William O. Douglas mahkemenin kararını doğru bulmakla birlikte bu karara Amerikan Anayasası’nın 14. maddesi yerine 9. maddesi ile gidilmesi gerektiğini düşündüğünü; Başyargıç Warren Burger ise eyaletlerin kürtaj prosedürünü uygulamadan önce iki hekimin onayı şartı ile mahkemenin kararına katıldığını belirtmiştir. Hakim Byron White bir annenin hayatının mı yoksa ceninin hayatının mı daha üstün bir değerde korunmaya layık olup olmadığı hususunda mahkemenin değil politikacıların ve eyaletlerdeki yerel halkın yetkili merci olduğunu belirterek, Hakim William Rehnquist ise 14. maddenin kanun koyucuları tarafından bilinmeyen bir hak üzerine böyle bir kararın verilebileceği fakat kanun maddesi konulduğu sırada birçok eyalette halihazırda kürtaj uygulaması ve bu uygulamaya yönelik yasaların varlığını göstererek Roe v. Wade kararına karşıt görüşlerini bildirmişlerdir. Benzer olarak kararın hemen ardından döneminin değerli akademisyenlerinden John Hart Ely “davaya konu olan hakkın Anayasa’da yer almadığı ve hiçbir şekilde de Anayasa’ya dayandırılamayacağı” gerekçesiyle kararı eleştirmiştir. (Ely, The Yale Law Journal)[8]

Mayıs 2018 Gallup anketinin verilerine göre Amerikan halkı “pro-life” ve “pro-choice” olmak konusunda %48 oranla eşit derecede ayrışmış durumdadır, aynı anketin Haziran verilerine göre Amerikan halkının %28’i Yüksek Mahkeme’nin Roe v. Wade kararının iptal edilmesini isterken, %64’ü karardan memnundur ve kalmasını istemektedir. Yıllarca görüldüğü üzere Amerikan Yüksek Mahkeme yargıçlarının seçiminde politik ajandaları büyük önem arz eden ve etkilerini kullanan başkanların durumu da halktan farksız gözükmektedir. Kayıtlara göre Amerikan başkanlarından Gerald Ford, Ronald Reagan, George W. Bush, George H.W. Bush, Donald Trump ve Richard Nixon (her ne kadar Nixon kasetleri olarak bilinen skandalda kayıtlarda Nixon’ın kürtajın gerekli olduğu durumların yadsınamayacağına yönelik söylemleri bulunsa da) Roe v. Wade Kararı’nın bozulmasını istemişlerdir. Aksine Jimmy Carter, Bill Clinton ve Barack Obama ise başkanlık dönemleri boyunca yasal kürtajın Roe v. Wade Kararı uyarınca ulaşılabilir olması gerektiğini savunmuşlardır.

Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump’ın başkanlığı ile birlikte muhafazakâr tonu yükselen Amerikan halkının da etkisiyle ABD eyaletlerinin birçoğu şu an itibariyle Roe v. Wade’in bozulma ihtimaline karşı önlemlerini almış durumdadır. Arkansas, Kentucky, Louisiana, Missippi, North Dakota ve South Dakota eyaletleri kararın bozulması durumunda eyalet çapında kürtajı yasaklamaya hazırken; California, Connecticut, Hawaii, Maine, Maryland, Nevada ve Washington eyaletleri ise kürtajı kendi eyaletleri sınırında yasal tutmaya hazırdır. Bunların yanında Federal Mahkeme, Mississipi eyaletinin kararın bozulması durumunda kürtajı yasaklayan yasa tasarısını geçici olarak engellemişken, Alabama eyaleti ise kararın bozulması durumunda annenin hayatına risk oluşturması veya ceninin ölüm tehlikesi içerisinde olması durumunda kürtaja izin verebileceğini belirtmiştir. 2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre “Roe v. Wade’in bozulması ve eyaletlerin kürtajı engellemesi durumunda her yıl sayıları 93.546 ile 143.561 arasını bulan kadın kürtaja erişimi zorlaştıran mesafe yasaları veya kürtajı kriminalize eden yasalar yüzünden bu hizmete ulaşamıyor olacak”.[9]  (Myers, Jones, Upadhyay)

İronik olarak Roe v. Wade’in baş kahramanı Norma McCorvey, 1995 yılında kürtaj karşıtları arasına katılmıştır. “Kadınların kürtajı bir doğum kontrolü olarak kullanmasına vesile olduğunu” mahkemeye başvurduğu sırada bilmediğini iddia eden McCorvey Texas Bölge Mahkemesi’nde kararı geri çevirmek amacıyla yeni bir dava açsa da 5. Daire Hâkimi Edith Jones Roe v. Wade kararı sırasında McCorvey’nin kürtaj olamaması durumunda annenin uğrayacağı fiziksel ve mental zarar konusunda haklı argümanları gün yüzüne çıkardığı gerekçesiyle McCorvey’nin yeni başvurusunun reddine karar vermiştir.

Günümüzde ise McCorvey gibi birçokları Ulusal Kürtaj Hakkı Eylem Ligi ve Ulusal Yaşam Hakkı Komitesi gibi organize gruplar sayesinde iki karşı taraf olarak seslerini duyurmaya çalışmaktadır. Birçok eyalet halihazırda kürtaj kliniklerini kapatmış ve bu kliniklere erişimi şedit mesafe ve şartlarla kısıtlamıştır. Bu alandaki birçok uzmanın işlerini kaybetmesinin yanında kliniklerin çoğuna silahlı ve bombalı saldırılar düzenlenmektedir. Öyle gözükmektedir ki 1973 yılında çaresiz bir kadının başlattığı insan hakları kıvılcımı önümüzdeki yıllar boyunca da bu husustaki tartışmaları sürdürecektir.


[1] “yaşam yanlısı” ve “seçim yanlısı”

[2] Minesota Eyaleti’nde bir şehir.

[3] Amerikan Yüksek Mahkemesi

[4] Kimliği gizlenen veya belirsiz olan şahıslara Jane Doe/Roe denmektedir.

[5] Norma McCorvey

[6] bkz. Meyer v. Nebraska; Pierce v. Society of Sisters; Griswold v. Connecticut

[7] Amerikan Anayasası

[8] Ely, John Hart. “The Wages of Crying Wolf: A Comment on Roe v. Wade.” The Yale Law Journal, vol. 82, no. 5, 1973, pp. 920–949. JSTORwww.jstor.org/stable/795536. Accessed 11 May 2020.

[9] Myers, Caitlin et al. “Predicted changes in abortion access and incidence in a post-Roe world.” Contraception vol. 100,5 (2019): 367-373. doi:10.1016/j.contraception.2019.07.139

KAYNAKÇA

Ely, John Hart. “The Wages of Crying Wolf: A Comment on Roe v. Wade.” The Yale Law Journal, vol. 82, no. 5, 1973, p. 920., doi:10.2307/795536.

History.com Editors. “Roe v. Wade.” History.com, A&E Television Networks, 27 Mar. 2018, www.history.com/topics/womens-rights/roe-v-wade.

“Human Population Planning.” Wikipedia, Wikimedia Foundation, 11 May 2020, en.wikipedia.org/wiki/Human_population_planning.

Myers, Caitlin, et al. “Predicted Changes in Abortion Access and Incidence in a Post-Roe World.” Contraception, vol. 100, no. 5, 2019, pp. 367–373., doi:10.1016/j.contraception.2019.07.139.

Parenthood, Planned. “Roe v. Wade: The Constitutional Right to Access Safe, Legal Abortion.” Planned Parenthood Action

Fund, www.plannedparenthoodaction.org/issues/abortion/roe-v-wade.

“Reproductive Rights.” Wikipedia, Wikimedia Foundation, 11 May 2020, en.wikipedia.org/wiki/Reproductive_rights#Proclamation_of_Tehran.

Reproductive Rights Are Human Rights: a Handbook for National Human Rights Institutions. UNFPA, 2014.

“Roe v. Wade.” Legal Information Institute, Legal Information Institute, www.law.cornell.edu/supremecourt/text/410/113#writing-ZS.

“Roe v. Wade.” Wikipedia, Wikimedia Foundation, 21 Apr. 2020, en.wikipedia.org/wiki/Roe_v._Wade.

“Roe v. Wade Fast Facts.” CNN, Cable News Network, 7 May 2020, edition.cnn.com/2013/11/04/us/roe-v-wade-fast-facts/index.html.

“Sexual and Reproductive Rights.” Sexual and Reproductive Rights | Amnesty International, www.amnesty.org/en/what-we-do/sexual-and-reproductive-rights/.

“The Supreme Court: What Does It Do?” Ushistory.org, Independence Hall Association, www.ushistory.org/gov/9c.asp.

“Timeline of Major Supreme Court Decisions on Women’s Rights.” American Civil Liberties Union, www.aclu.org/other/timeline-major-supreme-court-decisions-womens-rights.

“What Are Reproductive Rights?” Findlaw, 19 Nov. 2018, family.findlaw.com/reproductive-rights/what-are-reproductive-rights-.html.

The Editors of Encyclopaedia Britannica. “Roe v. Wade.” Encyclopædia Britannica, Encyclopædia Britannica, Inc., 16 Dec. 2019, www.britannica.com/event/Roe-v-Wade.“FindLaw’s United States

Supreme Court Case and Opinions.” Findlaw, caselaw.findlaw.com/us supreme-court/410/113.html.

Istanbul Convention – Council of Europe. www.coe.int/en/web/istanbul-convention/.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir