Buzullarla Kaplı Kıta : Antartika

Hazırlayan: ALİ CAN ŞANLI

Güney Kutbu’nda bulunan ve yaklaşık 14 milyon kilometrekarelik alana sahip Antarktika ,1911 yılında Norveçli kaşif Roald Amundsen  tarafından keşfedilmiştir. Arktika Kıtası’nın (Kuzey Kutup Bölgesi’nin Yunanca ayı anlamındaki adı) karşısında yer aldığından Antarktika ismiyle anılmaya başlanmıştır. 1940’lı yıllardan sonra bu yeni kıtayla ilgilenmeye başlayan ve toprak sahiplenme yarışına giren devletlerin ziyaretleri sıklaştı. Kıtaya ilk ulaşan yedi devlet (Arjantin, Avusturalya, Şili, Fransa, Yeni Zelanda, Norveç ve Birleşik Krallık)  kıta üzerinde hak iddia etti. Tamamen buzullarla kaplı olan bu yeni alan üzerinde araştırma yapan bilim insanları kıtanın önemli miktarda kaynaklara sahip olduğunu ortaya koydular.

Kıtanın Hukuki Rejimi

Yeni keşfedilen kıtanın yalnızca sayılan yedi devlet tarafından paylaşılması Birleşmiş Milletler (BM) üyesi diğer devletleri rahatsız etti ve kıtanın hukuki rejimi tartışılmaya açıldı. Bu süreçte çeşitli devletlerin önerileri BM Genel Kurulu’nda gündeme geldi. Yeni Zelanda’nın öne sürdüğü, kıtanın BM bünyesinde bir dünya parkı olması gerektiği görüşü  pek çok taraftar buldu. 1959 yılına kadar çalışmalar devam etti ve 1961 yılında yürürlüğe giren Antarktika Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla devletler kıtanın askeri bir üs olmasının ve silahlanmasının önüne geçtiler. Kıta ancak bilimsel araştırmalar için kullanılacaktı. Bu tarihten başlayarak ilgili devletler, çoğunlukla ekolojinin sürdürülebilirliğini konu alan bir dizi antlaşma daha yaparak, Antarktika Antlaşmalar Sistemi’ni oluşturdu.

Ham madde ve kaynaklar

Dünya buzul kütlesinin %90’ı Antarktika’da bulunmaktadır. Neredeyse tamamı buzullarla kaplı bu kıta dünya üzerinde içilebilir suların % 90’ına sahiptir. 1970’li yıllarda kuraklık yüzünden su sıkıntısı çeken Suudi Arabistan buzullardan içme suyu elde etmeyi düşünmüş, bu konuda konferanslar düzenleyip maliyet tartışmaları yapmıştır. Araştırmalar Antarktika’da kobalt, bakır, altın, kurşun, manganez, nikel, titanyum, uranyum ve çinko gibi pek çok metal ve hidrokarbon çeşidi bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca Sovyetler ve Japonlar tarafından da desteklenen bir tahmine göre, Antarktika’da 50 milyar varil petrol bulunmaktadır. 1960’lı yıllarda öngörülemeyen Antarktika’nın madenlerinin nasıl işletileceği sorunu hakkında,1982-1988 yıllarında bir dizi görüşmeler yapılmıştır. Bu süreç 1988 tarihli Antarktika Maden Rezervleri Faaliyetlerinin Düzenlenmesi Sözleşmesi’nin imzalanması ile sonuçlanmıştır.

Bu yeni kıtanın hukuki statüsü, kaynaklarının kullanımı ve bilimsel araştırmaların nasıl yürütüleceği hala hukuk otoriteleri tarafından tartışılmaktadır.

KAYNAKÇA:

Prof. Dr. Kemal Başlar , ANTARKTİKA ANTLAŞMALAR SİSTEMİ (1961-2001): 40 YILIN ARDINDAN ANTARKTİKA’NIN HUKUKİ REJİMİ

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/282/2572.pdf  (Son erişim tarihi 18.12.2016)

MERAKLILAR IÇIN :

http://www.takbam.org (Son erişim tarihi 18.12.2016)

http://www.coolantarctica.com (Son erişim tarihi 18.12.2016)