Tahkim Söyleşileri – 1

 

Röportaj: EZGİ AYHAN, ELİF DÖNMEZ

Editör: TUĞÇE YAKIŞIKLI

Tahkimin Hukuk Eğitimindeki Yeri

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve değerli hocamız Sayın Yar. Doç. Dr. İnci Ataman Figanmeşe’ye bu aydınlatıcı ve bir o kadar da güler yüzlü sohbeti bizimle gerçekleştirdiği için çok teşekkür ederiz.

  • Tarihsel gelişimi ile birlikte tahkim nedir?

Öncelikle tahkim alternatif bir uyuşmazlık çözüm metodudur. Uyuşmazlık çözüm yolu mahkemelerdir. Hepimiz cebimizden çıkardığımız vergi ile mahkemeleri finanse ediyoruz. Herhangi birisiyle aramızda uyuşmazlık çıktığında mahkemelere başvurmak zaten normal yol. Ancak tahkim mahkemeleri by- pass ederek, mahkemeye başvurmaksızın uyuşmazlığı çözmenin bir yolu. Mahkemelerdeki hakimler değil, “hakem” dediğimiz kişiler uyuşmazlığımız konusunda karar veriyor. Her konuda tahkime gitmek söz konusu olamıyor. Genellikle de ticari uyuşmazlıklar konusunda tahkime gidiliyor. Ancak bugün giderek mahkemelerin iş yükünün hafifletilmesi amacıyla başka konularda da tahkime gidilmesi öneriliyor; mesela iş uyuşmazlıkları konusunda. Ancak şunu söylemek gerekir ki tahkim mahkemeden birçok açıdan farklı. Tarafların kendileri tayin ettiği, hakim vasfı olmayan hakemler vasıtasıyla uyuşmazlık çözülüyor. Hakemler hukukçu kimliğine sahip olmak zorunda değiller. Örneğin inşaat ile ilgili bir uyuşmazlıkta hakemlerin inşaat mühendisi ya da muhasebeci olması mümkün. Bazı ihtilafların tek hakemle çözülmesi mümkündür. Bazen ise hakemler kurulu olur. Hakimin verdiği karar gibi hakemin verdiği karar da bağlayıcılık kazanıyor.

Hakemle arabuluculuk farklıdır. Arabulucu her iki tarafın da onaylayacağı bir çözüm üretmeye çalışır. Hakem ise gerçek anlamda kararı verir.

Tahkim tarihi açıdan da çok eski bir çözüm mekanizmasıdır. Eskiden uyuşmazlıkların çözüm yolu zaten tahkim idi. İslam tarihinde tahkimin çok başvurulan bir yol olduğunu söylemek mümkün. Mahkeme sistemi kurulmadan önce de insanlar güvendikleri kişilere tahkime giderdi. İş-meslek örgütlerinde eskiden belli dallarda ticaret yapan kişiler tahkime giderlerdi. Mesela pırlanta tüccarlarının yüzyıllardır pırlanta ticaretinden iyi anlayan bir hakeme gidip ihtilafın çözümünü sağladıkları da anlatılan bir durumdur.

IMG_1640

  •  Tahkimin hukuk eğitimindeki yeri nedir?

Ben öğrenciyken tahkim konusunu çok üstünkörü bir şekilde gördük. O zamanki Türkiye ikliminde bu kadar çok yabancılık unsuru içeren yatırım uyuşmazlığı, ticari uyuşmazlık da yoktu. Yabancılık unsurundan bahsederken şunu da söylemek gerekir. Yabancıların tahkime başvurmasının nedeni yerel mahkemeye güvenmemeleridir. Bir yabancı ile bir Türk şirketi arasında uyuşmazlık çıktığında yabancı, bir Türk mahkemesine gitmek istemeyecektir. Çünkü mahkeme kendi ülkesini korumak adına Türk taraf lehine karar verecektir ki bu doğal bir şeydir. Bu nedenle de uyuşmazlık tahkime gidecektir. Tahkimde de hakemler her iki tarafın da vatandaşlığına sahip olmayan kişilerdir. Dolayısıyla yabancılık unsurunun artması tahkime başvuruyu daha da yaygın bir hale getirdi. Davaların çok uzun sürmesi ve hakimlerin konunun uzmanı olmayışı da tahkime gidilmesinin diğer gerekçeleri olarak gösterilebilir.

Tahkimin bu popülaritesi de aslında ülkenin ticari iklimi ile ve yatırım iklimi ile çok alakalı. Yabancı ülkelerle ilişki arttıkça milletlerarası tahkim de artıyor.

 

Tahkime başvuranlar ihtilafı çözen kişilerin yetkin, olgun, tecrübe sahibi, güvenebilecekleri kişiler olmasını arar. Dolayısıyla genç yaşlarda bunun pek de mümkün olduğunu söylemek güç. Her ne kadar genç yaşta hakem olmak mümkün olsa da bunun istisnai bir durum olduğunu söylemek yanlış olmaz. Genç arkadaşlar daha ziyade tahkim davalarının avukatı olabilirler. Bu davaları göre göre zamanla bu davaların hakemi de olmaya başlayabilirler. Teorik bilgisini aldıktan sonra tahkim eğitimi uzun bir yoldur. O kadar çok olay çıkar ki karşınıza. Eğitimde bunu görmek zaten mümkün değil. Pratik hayatta bunu tecrübe ederek öğrenmek gerekiyor. Hakem olmak uzun bir süreçtir. Çok genç arkadaşlar tahkim davalarına yardım ederek, onların avukatlığını alarak gidecekleri uzun bir yol var.

Eskiden alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri yaygın olmasa da günümüzde epey yaygınlaştığını görüyoruz. O zamanının ihtiyacı değildi bu. Yabancılık unsuru içermeyen ihtilaflar bakımından da giderek tahkimi görmeye başlayacağımızı söylemek yanlış olmaz. Çünkü giderek mahkemelerin yükünün azaltılması amacıyla başka yollar aranıyor.

 

  • Moot court yarışmalarının tahkime olan katkısı nedir?

Çok fazla katkısı olduğunu düşünüyorum. Öğrenciler bu yarışmalarda bir tahkim davası nasıl başlar bunu öğreniyorlar. Dava dilekçesinden hakemlerin atanmasına kadar her türlü aşamayı kağıt üzerinde görüyorlar. 20 dakikada sunumun gerçekleşmesi de öğrenciler açısından zorlayıcı olmasına karşın faydalı da olmakta. Pek çok kısmı gerçek hayatla örtüşür ve öğrenciler bir tahkim dilekçesinin nasıl yazıldığını öğrenir. Bu arkadaşlar yarışma sayesinde tahkimi çok iyi biliyorlar ve tahkimin çok spesifik sorunlarına değiniyorlar. Çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Tahkimle uğraşan pek çok avukatlık bürosunun o arkadaşlara daha farklı baktığını biliyorum. Gerçek hayattaki tahkimle bir hayli örtüşen somut bir şey oluyor.

 

  • Yarışmaların yurt dışındaki üniversitelerden farkı nedir?

Anglo-Amerikan sisteminde öncelikle öğrencilerin bizim öğrencilerimizden daha yaşlı olduğunu söyleyebiliriz. Bir de tabi ki ne kadar iyi İngilizce konuşursak konuşalım ana dilleri ile yarıştıkları için elbette fark ortaya çıkıyor. İstanbul Üniversitesi’nin yaklaşımını yalnızca yabancı üniversitelerle değil ülkemizdeki başka üniversitelerle de kıyaslayabiliriz. Bizde öğrenciler ve öğretim üyeleri bu işi gönüllülük esası üzerine yapıyor. Hâlbu ki bazı başka üniversitelerde ders olarak verildiğini ve dolayısıyla öğrencilerin bir kredi sağladığını söylemek mümkündür. İsteyerek yapılmadıkça seçmeli ders haline gelmesi bir fayda sağlamayacaktır. Ayrıca mali açıdan değerlendirmek gerekirse, üniversite olabildiğince desteklemeye çalışsa da tüm giderlerin sağlanması mümkün olmuyor ve arkadaşlarımız da bu konuda zorluklar yaşıyor. Ama her şeye rağmen bunu da bir tecrübe olarak nitelendirmelidirler. Geçen yılki başarımız umarım güzel bir başlangıç olmuştur. Diğer üniversiteler de İstanbul Üniversitesi’nin açtığı yolda devam edeceklerdir.