Teknoloji Hukuku ya da Hukuk Teknolojisi

Yazar: Ege BEKAR

Editör: Emrecan ÇETİN

Teknoloji Hukuku ya da Hukuk Teknolojisi

Giriş

Çoklarının dile getirdiği üzere medeniyet ve hukuk yaşıt kavramlardır. Birbirini çok yakından ilgilendiren bu iki kavram, haliyle gelişimlerini ve evrimlerini de birlikte sürdürmüştür ve sürdürmektedir. Medeniyet tarihinin tüm evrelerine şahitlik etmiş ve insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda, insanla gelişmiş ve değişmiş olan hukuk; günümüz dünyasının gerektirdikleri karşısında çağlar boyu hiç olmadığı kadar hızlı ve beklenmedik biçimlerde değişimler geçirmek ve adeta günden güne evrilmek durumunda kalmaktadır. 

Bu gelişmeler hem bilinen hukuk alanlarında farklı inceleme konuları şeklinde karşımıza çıkmakta hem de hiç görmediğimiz, bilmediğimiz hukuk alanları yaratmaktadır.

Bununla birlikte her geçen gün daha akıl almaz hale gelen teknolojik gelişmeler de hukuku yakından ilgilendirmekte, hukuk alanında bu teknolojilerden istifade edilmekle birlikte bu teknolojilerin hukuki tanzimlerinin de sağlanması gerekliliği doğmaktadır.

Makalenin devamında özellikle teknolojinin hukuka etkisi ve teknolojik gelişmelerin yargısı nezdinde hukukun çağımıza adaptasyonu incelenecektir.

  1. Mevcut hukuk alanındaki yeni inceleme konuları

Hukuk incelenirken ve uygulanırken haliyle dallara, alanlara ayrılmıştır.[1] İşte günümüzde de bu bildiğimiz, okuduğumuz ve uyguladığımız alanların içerisine yeni, yabancı, farklı kavramlar, konular müdahil olmaktadır.

Hemen bir örnek vermek gerekirse; ticaret hukuku alanında çalışmalar dünya çapında yerleşmiş ve oturmuştur. Ülkemizde de ticaret hukukuna ilişkin kuralların düzenlenmesi Osmanlı dönemine, XIX. Yüzyıla, kadar gitmektedir.[2]Osmanlı’da görülen bu düzenlemenin de orijini daha önceye, Napolyon’a dayanmaktadır.[3]

İşbu nedenle hayatımızda kullandığımız bu kavramların hukuki düzenlemeleri yapılmak durumunda kalındı. Bu düzenlemeler hâlihazırda olmayan, yeni alanlar ortaya çıkarmamıza sebep olan düzenlemeler değil; zaten bizim aşina olduğumuz, üzerine çalıştığımız hukuk alanlarında karşımıza çıkan yeni kavramlara ilişkin düzenlemelerdir. Bu ise bahsettiğimiz, mevcut hukuk alanlarındaki yeni inceleme konularının somut ve net bir örneğini oluşturuyor. 

  • Yeni hukuk alanlarının ortaya çıkması

Gelişen dünya şartlarının bize sunduğu yeni kavramları her zaman var olan bir hukuk alanı altında düzenleyip işin içinden çıkabilecek kadar şanslı olmuyoruz. Teknoloji ve bilim; bize öyle kavramlar, öyle mekanizmalar sunuyor ki var olan bir hukuk dalının bu gelişmelerle ilgilenmesi, bu kavramları altlaması mümkün olmuyor. İşte bu halde de mecburen yeni hukuk dalları ortaya çıkarılmak zorunda kalınıyor. Tüm dünyada bu dallarla ilgili yayımlar yapılıyor ve kuruluşlar kuruluyor. 

Yine somut bir örnek vermek gerekirse; çok eskiden değil, yakın geçmişimizde yapay zeka kavramını tahayyül dahi edemeyen insanoğlu bugün yapay zekalarla adeta birlikte yaşıyor. Aramalarımızı onlara yaptırıyor, hesaplamalarımızı onlara bırakıyor, planlarımızı kendimiz yapmak yerine yapay zekaya düzenletiyoruz. Peki hayatımızın bu denli temel bir parçası haline gelmiş bu alanın hukuki düzenlemesi olmaması mümkün olabilir mi? Aşağıda da tekrar değinileceği üzere yapay zekaya dair hukuki düzenlemelerin son sürat yapılmasının ve üstünde çokça kafa yorulmasının şart ve elzem olduğunu düşünüyorum, zira dünyanın dört bir yanında insanlar bu gerekliliğin farkındalar ve bu konuda eserler hazırlamaya kuruluşlar kurmaya başladılar ve bu konu üstünde çalışmaya devam ediyorlar.[4]

Yeni ortaya çıkan alanlardan bahsetmişken değinmeden geçemeyeceğim bir alan daha var, zira kanaatimce çok yakın geleceğin en revaçta ve en önemli alanlarından birini oluşturacak olan uzay hukuku. Şimdiden birçok ülke bu konuda kanunlaştırma çalışmalarına başladı ve hukuki ilişkilerini güçlendiriyor.[5] Aşağıda makalemizi ilgilendiren ölçüde bu konu tekrardan ele alınacak.

Teknolojinin Hukuk Alanına Getirdikleri ve Getirecekleri Hakkında Öngörü

İstanbul, Ankara ve İzmir barolarının 2019’da kaleme aldığı “Yapay Zekâ Çağında Hukuk” Çalıştay Raporu’nun 3. Bölümünde detaylıca değinildiği üzere[6] teknolojinin artık hayatımızın merkezi haline geldiği XXI. yüzyılda –en azından şu anlık- teknolojinin hukukta değiştirdiklerinden ziyade değiştirecekleri hakkında konuşmak mümkün ve isabetli gözükmektedir. Kanaatimce bu konuyu 2 ana husus üstünde incelemekte fayda vardır: Teknolojik Gelişmelerle Doğan Olayların Yargısı ve Teknolojik Gelişmelerin Hukuk Alanında Kullanılması. Bu ikinci başlığın bir yansıması ve yorumu niteliğinde ise Teknolojik Gelişmelerin Hukuk Alanında Kullanılmaması başlığı altında teknolojiyi hukuk alanına dahil etme serüvenimizde dikkat etmemiz ve üzerinde yoğunca düşünmemiz gerektiğini ortaya koyan düşüncelerime yer veriyor olacağım.

  1. Teknolojik Gelişmelerle Doğan Olayların Yargısı

Gerçekten de, yukarıda değinildiği üzere, günlük hayatımızda mahkemeler tüm dünyada daha önce hiç karşılaşmadıkları, karşılaşamadıkları hukuki ihtilaflarla ilgilenmek durumundalar. Hukuka giriş kitaplarında etraflıca değinildiği üzere E-ticaretDış UzayYapay Zekâ ve hayatımıza yeni giren daha nice yeni terimin klasik öğretide ya da eski kanunlarda düzenlenmesinin imkânı yoktu. Günümüzde ise hakimler ve hukuk bilimcileri bu ihtilaflar alanında karar verirken ve araştırma yaparken adeta yeni bir dünya ile karşılaşmaktalar.

İnsanlık olarak bambaşka bir zamanın içine doğru hızla sürükleniyoruz. Bu gelişen ve değişen dünya düzeninin içine her birimizin payına çeşitli görevler, sorumluluklar ve öngörmemiz veya kontrol etmemiz gereken hususlar düşüyor.

Biz hukukçuların da bu değişen şartlar altında öngörmemiz ve ihtilaf ortaya çıkmadan çözümünün ne olacağını tartışmamız gereken çok sayıda unsur olduğunu ve olacağını düşünüyorum. İleride daha nece yeniliklerle karşılaşılır, ne gibi farklı sorunlar ortaya çıkar bunu kestirmek bir yana, daha bugünlerde hayatımıza giriş yapan ve belirsizliğin büyük tehlike arz edeceği konulardan yalnızca ikisine; çip teknolojisine ve uzay madenciliğine bu yazımda ben değinmek istiyorum.

aa. Çip teknolojisi ve beraberinde ortaya çıkması muhtemel hukuki sorunlar

2020’nin Ağustos ayında fenomen girişimci ve CEO Elon Musk, günümüzde bile hâlâ inanması güç bir şekilde insan beynine bir çip yerleştirerek adeta insan beyninin fonksiyonlarına erişim sağlayacaklarını ve çeşitli aksayan fonksiyonları düzeltebileceklerini açıkladı.[7] Bu açıklamaya göre insanın beynine yerleştirilecek küçük bir çip ile insanlar artık teknolojik aletlerini sadece zihin gücüyle yönetebilecek.[8] Gerekli entegrasyonların yapılmasıyla özellikle engelli bireylerin hayatını, günlük hayatta kullanılan cihazları uzaktan ve sadece beyin ile kontrolünü sağlayarak kolaylaştırmayı hedeflediğini söyleyen CEO, bu çipin aynı zamanda çeşitli hastalıkların tedavisinde de kullanılabileceğini belirtmişti. İnsan beynine yerleştirilecek bu çip ile Alzheimer’dan felce, görme bozukluklarından işitsel problemlere pek çok tıbbi sorunun ve deformasyonun tedavisinin yapılabileceği ileri sürüldü.

Gelelim işlerin sarpa sardığı–eğer hâlâ sarmadığını düşünüyorsanız- kısma.

Hepimizin bildiği üzere hâlihazırda kullandığımız cep telefonları ve bilgisayarlar çeşitli kötü niyetli yazılımcılar tarafından ele geçirilebiliyor, yani hacklenebiliyor. Her ne kadar çok çeşitli güvenlik önlemleri mevcut olsa ve siber güvenlik sektörü günbegün kendini yenilese de cihazlarımızın hacklenmesi riskinin her zaman olacağı kanaatindeyim. Zira güvenlik sektörüyle birlikte hackerlar da kendi yazılımlarını her geçen gün geliştirmekte ve siber güvenlik tehditleri her geçen gün artırmaktadır.

İşte bu durum da çağımızın belki de en büyük güvenlik açıklarından birini gözler önüne sermektedir. Uluslararası medyada[9] ve çok çeşitli platformlarda tartışma konusu olan bu konu, hukukçular nezdinde de -özellikle ceza hukukunda- irdelenmesi gereken çok önemli bir durum, zira uluslararası doktrinde de bu durumlar irdelenmeye başlanmış ve eserler ortaya çıkmaya başlamış durumdadır.[10]

Bu konuda biraz olayı somutlaştırmak ve örneklendirmek gerekirse çeşitli senaryolar üretmek gayet kolay. Örneğin beynine çip yerleştirilmiş bir kişinin beynindeki çipin hacklenmesi sonucu işlenecek bir suçun cezai işleminin nasıl gerçekleşeceği, suçlunun kim olacağı, bu durumda nasıl bir önlem alınması gerektiği gibi türlü sorular türetilebilir.[11]Şüphesiz bu gibi teknolojiler halka arz edilmeden önce alanında yetkin bir grup tarafından bir hukuki güvence oluşturulmalı ve akla gelen tüm senaryolar değerlendirilerek ilgili mevzuat hazırlanarak uygulamaya geçilmelidir.[12]

bb. Uzay hukuku ve uzay madenciliği hakkında kısa bir değerlendirme

Yukarıda da birkaç kez değinildiği üzere yakın geleceğimizin bir başka çığır açacak alanı Uzay Hukuku ve bu alanın alt dalları olacak gibi gözüküyor.[13]

Peki nedir bu uzay hukuku, uzay madenciliği? Uzay hukuku en basit haliyle uzayla ilgili aktiviteleri düzenleyen hukuk disiplini olarak tanımlanabilir. Uluslararası hukukla benzerlikler gösteren bu dalın; uluslararası antlaşmalar, sözleşmeler, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çözüm önerilerini ve başkaca uluslararası kuruluşların çalışma ve düzenlemeleriyle ilgilendiğini söylemek isabetli olacaktır.[14] Uzay madenciliğine gelecek olursak bu kavramı uzaydaki çeşitli cisimlerden veya gezegenlerden elde edilecek olan –platin, su ve helyum-3 gibi, ancak kesinlikle bunlarla sınırlı değil- çeşitli mineral, maden ve elementlerin toplanarak yeryüzüne getirilmesi olarak tanımlayabiliriz.[15]

İşte bu alanların hızla gelişmesi ve gerek milletlerarası hukukta -UNOOSA, ESA, IISA gibi- kuruluşlar kurularak işbirliği adımları atılmasını gerekse ülkelerin iç hukuklarında yaptıkları kanunlaştırma çalışmalarına[16] başlamalarını sağlamış durumda.

Gerçekten de Uzay Hukuku başlıca bir doktrin haline gelmekte ve değinildiği gibi pek çok alan üzerinde özel olarak durulmakta, peki ya devamında ne olacak? Biz insanlar uzaya gitmeyi artık sıradanlaştırıp oradaki madenler için fiziki olarak yarışır hale geldiğimizde ihtilaflar nasıl çözülecek? Kimler bu madenlere hangi ölçüde sahip olacak ve Dünya’ya getirecek? Henüz yeryüzündeki doğal kaynakların paylaşımı yüzünden süregelen savaşlar bitmemiş iken bir de uzaydaki kaynaklar için mi hâkimiyet teorileri geliştirilecek?

Temennim odur ki ilerleyen zamanlarda doğaya ve insana zarar vermeden, konuşulduğu ve anlaşıldığı üzere[17] -belki de ilk defa- barışçıl emellerle insan menfaatine kullanılabilecek bir saha oluşturmak mümkün olur. 

  • Teknolojik Gelişmelerin Hukuk Alanında Kullanılması

Bütün bu teknolojik gelişmelerin esas amacı insana maksimum faydayı ve tatmini sağlamaktır. Gelişen teknolojinin ülkemiz ve dünya hukukunda ne boyutta ve hangi işlevlerle kullanılabileceği ve daha önemlisi hangi boyutta ve işlevlerle kullanılması gerektiği ise belki de çağımızın en kritik sorusu olarak öne çıkmaktadır.

Bu noktada hukuk alanında teknolojiden ne boyutta ve hangi amaçlarla istifade etmenin mümkün ve isabetli olacağını incelemek gereklidir.

Şüphesiz farkındayız ki teknoloji çok ama çok geniş bir kavram ve istisnasız her alanda olduğu gibi hukukta da kullanıldığı pek çok iş var; örneğin yazı işlerinde kullanılan daktilolar, daha sonrasında yazıcılar, telefonlar, faks makineleri… Tüm bunlar hem hukukçulara hem hukuki hizmet alan insanlara pek çok yönden yararlı olmuş, emek ve zaman tasarrufu sağlamıştır.[18]

Bunun yanında bu yazıda da özellikle üstünde durduğum çağımızın teknolojileri, yazılımlar, programlanmış algoritmalar, web destekli hizmet araçları gibi pek çok yeni teknoloji de kullanım alanı bulmaya başlamakta.[19]

Yabancı kaynaklarda legal tech olarak da geçen[20] hukuk teknolojilerini artık gün geçtikçe daha sık göreceğiz ve daha çok kullanacağız. Bu kullanım tabiatıyla beraberinde çeşitli yasal düzenlemeler getirecek ve getirmeli de. Bu konuyu oldukça süratli ve hızlı ele alan Federal Alman Hükümeti legal tech’i de konu alan bir kanunlaştırma hareketini başlattı.[21]

Şimdi de bu teknolojiler bize ne katmakta ve ne katacak ve bu teknolojilerden bazıları nelermiş onları görelim.

  1. Hukuk teknolojileri bize ne katar?

Yapay zekâ ve algoritmaların günümüzde geldiği nokta da göz önünde bulundurularak hukuk teknolojileri yakın gelecekte ve günümüzde hukuk camiasına; mahkemelere, bürolara, şirketlere, okullara ve hukukun icra edildiği her mecraya tesir edecek gibi görünüyor. Peki hukuk teknolojileri bu tesir ile birlikte bize ne katacak? Genel zaman ve emek tasarruflarının yanı sıra yabancı literatürde karşımıza compliance olarak çıkan ve dilimizde “uyum” şeklinde çevrilebilecek olan; bir kurumun her kademesindeki çalışanların, ilgili tüm mevzuata aykırı hareket etmeden hukuk kurallarıyla uyumlu biçimde çalıştıklarını ifade eden sistemin adaptasyonunda ve sisteminde[22] başta olmak üzere risk analizi ve karar vermeye yardımcı mekanizmalar ile veri analizleri ve verilerin korunması[23], bireysel karar verme otomasyonları[24], kanun ve mevzuatın çok hızlı ve detaylı taranması, iletişim ve planlama altyapıları gibi pek çok alanda insanlara hizmet vermektedir.

En can alıcı nokta ise şu ki bu sadece başlangıç… Bu denli hızlı büyüyen ve kendi gelişmelerinin üstüne her geçen gün yenilerini koyan bu teknolojilerin bizim işlerimizi kolaylaştırmak ve zamanımızı daha verimli kullanmak, daha doğru kararlar vermek ve daha etkili çalışmak için yapabileceği şeylerin sonunu geldiğimiz noktada hayal etmek dahi çok güç.

  1. Bazı hukuk teknolojileri

Hukuk teknolojilerinin bize ne kattığını ve bunlardan bazılarının isimlerini yukarıda kısaca belirttik ve bu mekanizmaların bizim için neler yapabileceğini gördük. Şimdi de halihâzırda hangi uygulamaları aktif olarak kullanıyoruz bunlardan birkaçını görelim.[25]

  1. Hukuki Arama Uygulamaları

Biliyoruz ki hukukçunun, mesleğini icra ederken izleyeceği en temel kaynak ve kılavuz yazılı esas kaynak yani mevzuat ve anayasa ile yardımcı kaynaklar yani öğreti ve içtihatlardır.[26] Günümüzde ise artık mevzuata ve yargısal içtihatlara erişim epey kolaylaştırılmış haldedir. Şu durumda geniş ve kapsamlı, haliyle kalabalık ve hacimli bu bilgi havuzunun içinden kullanmamız gereken verileri bize bulup sunan arama uygulamalarını kullanmak üstümüzden şüphesiz büyük bir yük alacaktır. Hizmet kalitesini artıran ve hayatımızı kolaylaştıran bu uygulamalar aynı zamanda öğretiyi ve bilimsel çalışmaları da içerip bize sağlıklı ve güvenilir bilgi edinme konusunda büyük kolaylık sağlıyor, nitekim bu yazımda da şahsen bu uygulamalardan çokça istifade ettim.

  1. Tahmin Teknolojileri

İsminden de anlaşılacağı üzere bu uygulamalar bize neyin nasıl sonuçlanacağına dair öngörülerde bulunmakta ve karar verme mercilerinin hata payını düşürmeyi hedeflemektedirler. Önceki benzer davaları, karşılaşılan durumla karşılaştırıp seçenekleri değerlendiren bu uygulamalar; kritik karar verme hallerinde doğru bir strateji izlemede yöneticilere ve hukukçulara yol göstermektedir. Çalışma sürecinde bir veri havuzundan belli kriterler ve filtrelerle mevcut olayda yol gösterici olabilecek emsal davaları ve uyuşmazlıkları inceleyen bu sistemler farklı senaryolar üzerinden şu veya bu karara yönelik çeşitli sonuç öngörülerinde buluyor ve hata yapma riskini sıfırlamasa bile azaltıyor. 

Belirtmek gerekir ki bu uygulamalar sadece uyuşmazlıkları çözmede değil, aynı zamanda bu uyuşmazlığın hiç ortaya çıkmamasında da etkili. Yapılan işin ve atılan adımların hangi aşamada ne gibi uyuşmazlıklara sebebiyet verebileceğini önceden saptayan bu uygulamalar, kullanıcıların belli hatalara düşmesini önleyerek uyuşmazlığın oluşmasını engelliyor ve sorunu daha başlamadan çözmüş oluyorlar. 

  1. Sözleşme Analiz Uygulamaları

Sözleşme analiz uygulamalarında ise yapay zekânın yaptığı iş aslında ortada: Sözleşme hazırlamak! Sözleşmeler Roma Hukuku devrinden beri hukuk hayatının önemli bir parçasını oluşturuyor[27], takdir edersiniz ki bu denli geniş çaplı akitlerin hazırlanmasında dikkat edilmesi gereken çok şey var. İşte, sözleşme analiz uygulamaları da bu sözleşmelerin hazırlanması esnasında belirli şablonları veri olarak topluyor, içeriklerini tarıyor, olan ve olması gereken maddeleri ve sebeplerini ortaya çıkararak kullanıcıya ihtiyacı olan ve maksimum verimi alabileceği, hatasız bir sözleşme taslağı hazırlamayı hedefliyor. Sözleşmenin sağlamasını istediği korumaları veya hükümleri uygulamaya söylüyorsunuz ve program bu uzun sözleşmeleri sizin için tarayıp bu istediğiniz özelliklere aykırılık teşkil edecek bir madde var mı, ya da arzu ettiğiniz koruma bu sözleşme ile tarafınıza sağlanıyor mu size saniyeler içinde söylüyor.

  • Teknolojik Gelişmelerin Hukuk Alanında Kullanılmaması

Hukuk; adil olmalı, adaleti aramalıdır. Biz hukukçuların ilk vazifesi ise bu adalete nasıl ulaşabileceğimizi her somut olay ve teorik tartışmada düşünmek ve günlük hayatımızda karşılaşacağımız ihtilafların çözümünde en adil yolu bulup uygulamak olmalıdır.

Teknolojik gelişmeler ve teknolojinin bize sunduğu imkanların hukuk alanında ne şekillerde kullanılabileceğine dair fikirlerimi ve düşüncelerimi sundum, gelelim bu teknolojik varlıkların neyi yapamayacağına ve hukukçuya olan ihtiyacın –en azından elimizdeki teknolojiyle- neden bitmeyeceğini düşünmemin iki temel sebebine.

Bu bağlamda ilk olarak ele almak istediğim konu, hukukun en temel unsuru olduğuna inandığım adalet kavramıdır. Hukukun tanımını yapmak için öncelikle adaleti tanımlamış olmamız gerekmektedir. Bu ise insanlığın başından beri filozoflar ve hukukçular başta olmak üzere insanlığın ortak sorunsaldır. Sonrasında ise tanımlamaya çalıştığımız bu soyut olgunun biz insanların ve bu enstrümanın esas kullanıcısı olan hukukçuların içinde bürüneceği adalet duygusunu irdelemek yerinde olur.

aa. Adalet Kavramını Kodlamak:

Günümüzde de kabul görmüş hukuk teorisinde adalet kavramını kitapların iki ana başlık şeklinde ele aldığını görmek mümkündür: Dağıtıcı adalet ve denkleştirici adalet.[28] İşte burada değerlendirilmesi gereken ilk unsur, hukukun hangisini kabul ederek ilerleyeceğidir. Kavramları kısaca tanımlamak gerekirse; insanların kişisel ve özel durumlarına bakılmaksızın aynı muameleye tabi tutulması denkleştirici adalet iken, mutlak bir eşitliği değil nispi bir eşitliği esas alarak değerlerin dağıtılmasında herkesin yeteneğine ve toplum içindeki durumuna göre pay alması anlayışı dağıtıcı adalet olarak öğretide nitelendirilmiştir.[29]

İşte bu tanımlamalardan yola çıkacak olursak, adalet kavramı yalnız denkleştirici adalet olarak kabul edilir, hukuki ihtilafların çözümünde sadece eşit iki taraf arasında kanun metninin salt lafzına bakılarak karar verilmeye kalkışılacak olursa bu iş günümüz bilgisayarlarının hayli hayli altından kalkabileceği ve basit yazılımlarla karara bağlayabileceği bir durum teşkil eder. Makineler bu işi biz insanlardan çok daha hatasız ve hızlı yapacaklardır. O halde tüm hakimler bilgisayar yazılımlarıyla değiştirilir, avukatların veya savcıların da yapmaları gereken bir iş kalmazdı.

Ancak hukukun kastettiği ve ihtiyaç duyduğu adalet, kanaatimce bu değildir, hatta bundan çok uzaktadır.

Hukuk, adaleti ararken ve adil davranmaya çalışırken hakkaniyeti takip etmek zorundadır. Peki, hakkaniyet nedir? Anayasa Mahkemesi’nin 2017/161 sayılı kararında belirtildiğine göre hakkaniyet, hâkime takdir yetkisi tanınan durumlarda, hâkimin bu takdir yetkisini somut olayın özelliklerine uygun olarak ve adalet ilkelerini gözeterek kullanmasını ifade etmektedir.[30]

Bu iş ise fikrimce ancak dağıtıcı adalet ile yani somut olayın incelenmesinde şartların göz önünde bulundurulmasıyla mümkün olacaktır. İşte bunun sağlanmasının yolu ise hukukçunun vicdanı ve içinde yaşattığı adalet duygusudur ki, bence bu istisnasız her hukukçuda muhakkak surette bulunması gereken bir özelliktir. Bu özelliğin ise, en azından günümüz teknolojisiyle hala kodlanabilir olması mümkün gözükmemektedir. Bildiğim kadarıyla henüz kimse adaleti kodlayamamıştır.[31]

bb. Hukukta İnsan ve Hitabet

Ayrıca belirtmek gerekir ki hukuk bir hitabet ve bir yorum işidir. Hukukçu önce kuralı alır ve yorumlar, sonra karşısındakine aktarır veya uygular. “Yorum, hukukçunun temel faaliyet alanıdır.”[32]. Ülkemizin de dahil olduğu Kıta Avrupası Hukuku’nun temelleri olarak kabul edilen Roma hukuku incelendiğinde dahi görülecektir ki hukuk düzeni, daha o zamanlardan beri hitabeti kuvvetli insanlar aramıştır. II. Theodosius’un daha 425 yılında kurduğu ve bugünkü İstanbul Hukuk Fakültesinin öncüsü kabul edilebilecek hukuk mektebinde dahi öğrencilere en ağırlıklı olarak verilen ders, Retorik yani söz söyleme sanatı, sözbilim olmuştur.[33]

Peki buradan ne anlamamız gerekiyor? Buradan çıkarılması gereken genel yargı bence şudur ki hukuk, insan işidir. Makineler ve yapay zekâ bize bu yolda çok büyük katkılar ve faydalar sunabilir, işimizi çok büyük ölçüde kolaylaştırabilir ancak henüz işimizi yapabilecek boyutta değildir. Hukuk interaktif bir alandır. Hukukun tüm kaynaklarını, tüm mevzuatı, kanunun her maddesini ve hatta öğretide yazılmış her satırı ezbere bilebilirsiniz ve hatta tüm bu yazılmış cümleleri saniyeler içinde veri olarak dökebilirsiniz ancak bu sizi iyi bir hukukçu yapmaz; en fazla iyi kodlanmış bir algoritma yapar. Hukuk asla ezberlenmiş cümlelerden veya salt kanunlardan ibaret kabul edilemez. Hukuk düşünen ve çıkarım yapan, karşısındakine hitap etme yetisine ehil olan insanların işidir, ta ki makineler; karşısında sorununun çözülmesini bekleyen insana, sorunu çözmeye uğraşan insandan daha iyi hitap edene ve içinde bulundukları durumu daha sağduyulu ve hakkaniyetli yorumlayabilene kadar. Günümüz hukukunda insanın yerini külliyen yapay zekayla veya bilgisayar sistemleriyle değiştirmek, bu unsuru alenen yok saymaktır. 

Sonuç

Tüm bu belirtilenlerin yanında söylemekte fayda görmekteyim ki hukuk, insan var olduğu sürece var olacak ve insanla birlikte gelişimini sürdürecektir. İnsanoğlu teknoloji alanında ne seviyeye gelirse gelsin, nasıl bir canlı formuna bürünürse bürünsün; aklından çıkarmamalıdır ki insan, ancak hukukla ve hakkaniyetle varlığını layığıyla sürdürebilir. Biz insanların ise esas vazifesi; hayatta olduğumuz süre zarfında, elimizden geldiğince bunu sağlamaya çalışmak ve adil olmaya gayret etmektir. Hukuka dair her unsur -insan ya da değil- bunu sağlamakla yükümlüdür. 

Dipnotlar


1 Gözler, K, Hukuka Giriş s.76 vd.

2 Sipahi, B & Küçük, İ. “Türk Ticaret Kanunları ve Muhasebenin Gelişimine Etkilerinin 160 Yıllık Öyküsü”, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/319986, (s.e.t. 23.03.2022) 

3 Tulard, M. J. “Le Code De Commerce” https://www.napoleon.org/histoire-des-2-empires/articles/le-code-de-commerce/ (s.e.t. 23.03.2022)

4 http://www.iaail.org (s.e.t. 23.03.2022) 

5 Ülkelerin kanunları için bkz. https://www.unoosa.org/oosa/en/ourwork/spacelaw/nationalspacelaw/index.html (s.e.t. 23.03.2022)

62019; “Yapay Zekâ Çağında Hukuk” Çalıştay Raporu için bkz. https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/docs/Yapay_Zeka_Caginda_Hukuk2019.pdf (s.e.t. 23.03.2022)

7 Farr, C. “Elon Musk demonstrates brain-computer tech Neuralink in live pigs” https://www.cnbc.com/2020/08/28/elon-musk-demonstrates-brain-computer-tech-neuralink-in-live-pigs.html 

8 Congar, K. “Beyin Çipi Takılı Maymun Video Oyunu Oynadı: Elon Musk’ın Neuralink Projesi” https://tr.euronews.com/2021/04/10/beyin-cipi-tak-l-maymun-video-oyunu-oynad-elon-musk-n-neuralink-projesi 

9 Lau, J. “Hacking Humans: How Neuralink May Give AI The Keys To Our Brains”, https://www.forbes.com/sites/forbestechcouncil/2020/11/18/hacking-humans-how-neuralink-may-give-ai-the-keys-to-our-brains/?sh=32bf9fc45791 (s.e.t. 23.03.2022)

10 Nicole A Vincent, Thomas Nadelhoffer, and Allan McCay, Neurointerventions and the Law

11 Aksoy, H. “Yapay Zekalı Varlıklar ve Ceza Hukuku”, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1293489 (s.e.t. 23.03.2022), tartışma: İnsanlar da yapay zekalı varlık statüsünde Kabul edilebilir mi?

12 Bocetta, S. “What Are The Security Implications of Elon Musk’s Neuralink?”, https://www.csoonline.com/article/3429361/what-are-the-security-implications-of-elon-musks-neuralink.html (s.e.t. 23.03.2022)

13 Nelson, J. W., “The Artemis Accords and the Future of International Space Law”, https://www.asil.org/insights/volume/24/issue/31/artemis-accords-and-future-international-space-law (s.e.t. 23.03.2022)

14 https://www.unoosa.org/oosa/en/ourwork/spacelaw/index.html (s.e.t. 23.03.2022)

15 Feichtner, I. “Mining for humanity in the deep sea and outer space: The role of small states and international law in the extraterritorial expansion of extraction”, https://www.cambridge.org/core/journals/leiden-journal-of-international-law/article/mining-for-humanity-in-the-deep-sea-and-outer-space-the-role-of-small-states-and-international-law-in-the-extraterritorial-expansion-of-extraction/03DD7A15D7C82D5C2BAFAA7014698B6F 

16https://www.unoosa.org/oosa/en/ourwork/spacelaw/nationalspacelaw/index.html (s.e.t. 23.03.2022)

17 Uzay Hukuku’nun öncü anlaşmalarından olan Outer Space Treaty, uzayın barışçıl emellerle tüm insanlığın kullanımına açık olduğunu kabul eder; https://www.unoosa.org/oosa/en/ourwork/spacelaw/treaties/introouterspacetreaty.html (s.e.t. 23.03.2022) 

18 Legal tech ve hukuk teknolojileri üzerine bir çalışma; Hartung, M. & Bues, M. & Halbleib, G. How Technology is Changing the Legal World.

19 https://www.istanbulbarosu.org.tr/files/docs/HukukTeknolojileriveAvukatlikMeslegindekiUyg072020.pdf

20 https://attorneynessler.com/what-is-legal-tech

21 Lührig, N. “Gesetz zum Legal Tech-Inkasso gilt ab 1. Oktober 2021: Erfolgs­honorar auch für Anwalt­schaft” https://anwaltsblatt.anwaltverein.de/de/anwaeltinnen-anwaelte/berufsrecht/erfolgshonorar-legal-tech-inkasso-gesetz 

22 Rechtshanbuch Legal-Tech, 5.6 „Effektiv Corporate Governance” bei Legal Tech und Digital Compliance 

23 Algoritmik Karar Verme ve Veri Koruması, Yapay Zeka Çalışma Grubu, Görüş, Şubat 2020

24 Bu konuyla ilgili bkz. https://ico.org.uk/for-organisations/guide-to-data-protection/guide-to-the-general-data-protection-regulation-gdpr/automated-decision-making-and-profiling/what-is-automated-individual-decision-making-and-profiling/

25 Bu başlık İstanbul Barosu Yapay Zeka Çalışma Grubu’nun Temmuz 2020 Tarihli ve Hukuk Teknolojileri ve
Avukatlık Mesleğindeki Uygulamaları başlıklı görüş yazısından derlenmiştir.

26 Gözler, Hukuka Giriş, 169 vd. 

27 Tahiroğlu, B. Roma Borçlar Hukuku, s.124

28 Bu kavramlar hakkında detaylı bilgi için bkz. Gözler, Hukuka Giriş s.432; A. Güriz, Hukuk Başlangıcı s.200

29 Gözler, Hukuka Giriş, s.432-433’ten alıntılanmıştır. 

30 https://www.anayasa.gov.tr/Kararlar/GenelKurul/Basvuru_Karari/2017-161.pdf 

31 Konu hakkındaki bir başka detaylı inceleme, Zeytin, Z & Gençay, E. “Hukuk Ve Yapay Zekâ: E-kı̇şi, Malı̇ Sorumluluk Ve Bı̇r Hukuk Uygulaması”, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/863695 

32 Prof. Dr. Saibe Oktay Özdemir, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Medeni Hukuk Kürsüsü 

33 B. Tahiroğlu & B. Erdoğmuş, Roma Hukuku Dersleri, s.79

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir